Nadir bir dayanışma anında, Air France-KLM ve Lufthansa Grubu CEO’ları Ben Smith ve Carsten Spohr, Les Echos ve Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetelerine ortak bir röportaj verdi. Mesajları açık ve endişe verici: Avrupa havacılık endüstrisi tehlikede ve Körfez ve Türkiye’den gelen havayollarının haksız rekabet tehdidi altında.


Avrupa havacılığının hayatta kalması için benzeri görülmemiş bir ittifak
İlk defa, çoğu zaman birbirine rakip olan iki Avrupa devi tek bir ağızdan konuşuyor. Air France-KLM CEO’su Ben Smith, röportajı şu vurguyla başlatıyor: “Avrupa havacılığında adil bir rekabet seviyesinin olmayışı”. Lufthansa’daki mevkidaşı Carsten Spohr da bu durumun sadece şirketleri değil tüm ekosistemi tehlikeye attığını vurguluyor: Avrupa’da doğrudan ve dolaylı 12 milyon iş tehlikede.

Körfez ve Türk havayolları devlet desteğinden yararlanacak
İki lider, Körfez şirketlerini (Emirates, Qatar Airways, Etihad) ve Türk Hava Yollarını devasa devlet desteğinin getirdiği avantajlardan yararlanmakla suçluyor: sübvansiyonlar, düşük fiyatlarla yakıt, kamu fonlarıyla finanse edilen havaalanı altyapısı ve katı sosyal veya çevresel kısıtlamaların bulunmaması. Ben Smith, “Bu rakipler aynı yönetim kurallarına tabi değiller” diye yakınıyor ve Avrupa’ya giden ve Avrupa’dan gelen hava trafiğinin yarısından fazlasının artık Avrupalı olmayan oyuncular tarafından kontrol edildiğine dikkat çekiyor.

Türk Hava Yolları Air Europa ile atağına hız veriyor
Son haberler bu uyarılara ağırlık veriyor. Türk Hava Yolları, 15 Ekim 2025’te Air Europa’nın sermayesinin yüzde 25-27’sini 400 milyon euro karşılığında satın aldı; bu anlaşma, Air France-KLM ve (IAG ittifakı üyesi) Iberia’nın ilk itirazlarına rağmen Avrupa Komisyonu tarafından onaylandı. Bu operasyon, Türk şirketinin Latin Amerika’ya transatlantik bağlantılar için stratejik bir merkez olan İspanya’da sağlam bir yer edinmesine olanak tanıyor.

Bu yatırım önemsiz değil:
Taşınan yolcu sayısı açısından halihazırda dünyanın beşinci büyük şirketi olan Türk Hava Yolları, böylece Avrupa pazarındaki konumunu sağlamlaştırıyor. 500 uçağı ve İstanbul’daki ultra modern merkeziyle halihazırda Avrupa’daki uzun mesafe trafiğinin %20’sini, yerel oyuncuların aleyhine çekiyor. Ben Smith ve Carsten Spohr’a göre bu bardağı taşıran son damla oldu: “Ülke içi yollarımızın sübvansiyonlu devler tarafından aşındırılmasına artık tahammül edemeyiz.”
Uzun süredir göz ardı edilen bir kanıt: Uzun mesafe yolcularının büyük çapta yakalanması
Ancak Körfez şirketlerinin ve Türk Hava Yolları’nın pastadan giderek artan pay aldığı yıllardır ortadaydı. 2000’li yıllarda Dubai, Doha ve İstanbul’da merkezlerin açılmasından bu yana, bu oyuncular uzun mesafeli yolcuları çekmek için milyarlarca yatırım yaptı. Sonuç: Emirates ve Qatar Airways, Avrupa-Asya ve Avrupa-Avustralya rotalarında artık yolcuların %40’ından fazlasını taşıyor; bu oran tüm Avrupalı şirketler için %20’nin altında.
Bazı rakamlar
– 2024’te Güneydoğu Asya’ya olan trafikte Emirates’in beş yıl içinde 15 puanlık pazar payı elde ettiği görüldü.
– Paris-Dubai veya Frankfurt-Doha gibi amiral gemisi rotalarının %70’i Körfez sakinlerinin hakimiyetinde, bu da Air France ve Lufthansa’yı temel gelirden mahrum bırakıyor.
– Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA) tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Avrupalı şirketlerin kaybının yılda 5 milyar avro olduğu tahmin ediliyor.
Şirket | Avrupa-Asya pazar payları (2024) | Tahmini Hibeler (2023) |
Emirlikleri | %28 | 3,2 milyar dolar |
Katar Havayolları | %22 | 2,1 milyar dolar |
Türk Hava Yolları | %18 | 1,8 milyar dolar |
Air France-KLM + Lufthansa | %15 | $0 (katı AB kuralları) |
Bu tablo bariz eşitsizliği gösteriyor: Avrupalılar katı kurallara (karbon vergileri, sosyal standartlar) göre oynuyor, rakipleri ise daha yükseklere, daha uzağa, daha düşük maliyetle uçuyor.
Ortak bir Avrupa tepkisine doğru mu?
Ben Smith ve Carsten Spohr sadece eleştirmiyorlar: acil eylem çağrısında bulunuyorlar. Önerileri arasında:
- İkili anlaşmaların revizyonu: Yabancı şirketlerin Avrupa içi rotalardaki kapasitelerinin sınırlandırılması.
- Sübvansiyonlara ilişkin yaptırımlar: AB aracılığıyla telafi edici vergiler uygulayın.
- Avrupa konsolidasyonuna destek: Yalnız devlere karşı koymak için SkyTeam ve Star Alliance gibi ittifakları tercih edin.
- Yeşil yatırımlar: Avrupalı şirketlerin rekabet avantajı olmadan filolarını yeşillendirmesine yardımcı olmak.
Baskı altındaki Avrupa Birliği 2025 yılı sonuna kadar kararını verebilir. Komisyon, Katar ve Türk devleti yardımlarına ilişkin soruşturmaları zaten başlattı.
Avrupa havacılığını kurtarmak
Bu ortak röportaj bir dönüm noktasına işaret ediyor. Uzun süredir bölünmüş olan Lufthansa ve Air France-KLM, “güvenlik ve endüstriyel hayatta kalma sorunu” konusunda uyarıda bulunmak için güçlerini birleştiriyor. Uzun mesafe yolcularını cezasız bir şekilde yakalayan rakiplerle karşı karşıya olan Avrupa, artık pasif gözlemlerle yetinemez. Türk Hava Yolları’nın Air Europa’ya yaptığı yatırım bir uyarı sinyalidir: Hızlı tepki verilmediği takdirde kıtanın 12 milyon istihdamı ve hava egemenliği başka göklere uçabilir.